26 Ocak 2016 Salı

GÜNCE

           Biz insanoğlu adrenalin seviyoruz. Yani ben de yeni keşfettim bu yanımı. Herkes kendi çapında tabi. Misal kendime mutlaka bir adrenalin bulduğumu farkettim. Yeniden okumak neme lazımdı ( Kamu yönetimi son sınıf ve hatta son dönemim kaldı :) ) Bir sınav telaşına düşüyorum. Sanki hayatımda az telaşe varmış gibi. İşte fazla kilolarımdan kurtulma telaşım var ama bu geç kalınmış bir durum benim için. Hoş yıllardır var da bu uğraşım ama bir türlü istediğim ideal kiloma kadar istikrar gösteremiyordum. Şimdi daha azimliyim inşallah bu kez becerecekmişim gibi hissediyorum. E bir de biliyorsunuz yeni iş kurma telaşem var, bu da hayatın beni getirip koyduğu bir süreç gibi, çok bunda dahlim olduğunu hissetmiyorum. Netekim sonuçta hepsiyle aynı anda başetmeye çalışan bendeniz fukara var. Şikayetçimiyim?? Hayır değilim. Hatta çok şükür ki hayatımda hiç olmadığım kadar mutlu hissediyorum. Şu anda eskisi gibi kesin olan yüklü bir maaş gelirim yok! Ama gelecek kaygısı da duymuyorum. Nedenini bilmiyorum bunun ama duymuyorum. Allah'ın benim için yarattığı rızka her zaman sonsuz güvendim ben, şimdi de güveniyorum. Okul desen bu süreci yaşamaya başlamadan önce keyfi başlamıştım, yüksek onur belgeleri almıştım, bu sefer de standardımı düşürmeyeyim diye zaman yaratmaya çalıştım biraz yoruldum, ama bu da beni mutsuz değil bilakis sınav iyi geçince sevindirik etti. Diyorum ya adrenalin seviyoruz :)). İş desen önümde hiiiç bir gelir garantisi vs yok, bir de hiç tanımadığım luca mali müşavir programıyla uğraşmaya başladım sabahtan beri aval aval bakıyorum zinhar bi şey anlamış değilim, kendimi gerizekalılığın zirvesinde hissediyorum vallahi kapattım, bıraktım geldim bloğumda oynamaya başladım :))). İşte böyle! Kilo vermem maalesef durakladı, 10 kilo vermiştim ama, ben niyetimi de diyetimi de bozmuyorum. Yürümeye devam ediyorum, şekerden undan uzak duruyorum, ama kafamda asla diye bir cümle geçirmiyorum çünkü o zaman inadına canım istiyor. günde bir/birbuçuk ince dilim ekmek tüketiyorum veya ekmek yerine geçen pilav makarna çorba yemişsem ekmek yemiyorum. Sabah içtiğim limonlu ılık suya bir tane de dal tarçın ekledim. Önce tarçını bardağa koyup üzerine kaynar su, iki dk. sonra da soğuk su ilave edip yarım limonun suyunu ilave edip içiyorum. Gün boyunca  midem de kazınma hissetmiyorum, bu müthiş bir mucizeymiş. Akşam yemeğine şimdi toz tarçın, toz zencefil, toz zerdeçal eklenmiş bir kase yoğurt ekleyeceğim. Bunun yağ yakmaya yardımcı olduğunu okudum. Bir de su içmeyi unutuyorum bu da kilo vermeme engel oluyor, bunu yapabilmem lazım da bu soğukta da su içilmiyor ki mübarek!...
              Bizde durum böyle, herkese Allah gönlünün hayırlı muradını versin, bana da bir dua gönderirseniz emin olun Rabbim kabul eder. Sevgiler...

17 Ocak 2016 Pazar

GÖRMEZDEN GELDİĞİN SEN!

       
     Bunu geçenlerde ismini hatırlayamadığım biriyle yaptım ve bittiğinde ben nedendir bilmem ağlıyordum. Şimdi siz de yapın bakalım ne hissedeceksiniz? Ağlayıp ağlamamak kişiye göre değişir belki ama  müthiş bir sevgi ve mutluluk duygusu hissettireceğinden eminim.
   Şimdi olay şu; önce gözlerinizi kapatıyorsunuz, hatırlayabildiğiniz en küçük halinizi hafızanızda canlandırıyorsunuz. Şimdi onu kendinize çağırın. Geldi değil mi size. Uzatın elinizi ellerinden tutun ve saçlarını okşayın, kucağınıza alıp onu sevgiyle kucaklayıp, dizlerinize oturtun. Şimdi ondan şimdiye kadar onu üzdüğünüz için özür dileyin. Onu bir daha üzmeyeceğinize, kimsenin de bunu yapmasına izin vermeyeceğinize söz verin. Ona sevdiğinizi söyleyin ve ayrılmadan "korkma tamam mı?" deyin. Artık gözlerinizi açabilirsiniz. Bu seans sanırım 2 dk filan sürüyor. Yazıyı okuduktan sonra denemenizi öneririm. Hissettiklerinizi de paylaşmanızı.
               Sevgiyle kalın...

14 Ocak 2016 Perşembe

BİRAZ İŞ, BİRAZ DİYET MACERAMIZDAN NOTLAR

       
  Hayatımızın kare kodları aslında daha çok küçükken dikkatimizi çeken, şöyle başımızı kaldırıp baktığımız kelimeler, eylemler ve tiplermiş bunu zaman zaman şaşkınlıkla gözlemliyorum kendimde. Gün geliyor o kelimeleri, eylemleri, karakter tiplerini tam da üzerimizde yakalıyoruz değil mi? Size de oluyordur böyle. Bununla ilgili de ayrıntılı yazmak istiyorum daha sonra. 
          Geçen on dört gün içinde ofisimi açtım nihayet. On yıllarca şehir dışında kilometrelerce uzakta çalıştığım için şimdiki çalışmam bana çok komik geliyor. Sabah onlarca kilometreden sonra işe gideceğimi zannedip bir süre telaşını, başkasının işine gidiyorum, geç kalıp hakka girmeyeyim telaşını, acaba bugün ne tür sorunları çözmeye çalışacağım kaygısını, işe gidince ev çok uzakta duygusunu, akşam işten çıkış saati de gelmedi, onca yolun trafiği var şimdi düşüncelerini  atabilmiş değilim. Tüm bunların artık olmadığını hatırlayınca da kelimenin tam anlamıyla kendimi boşlukta uçuyormuş gibi hissediyorum. Allah isteyen herkese mutlu olacağı işlerle meşgul olmayı nasip etsin. Maalesef bugünün Türkiye'sinde bu çok büyük bir lüks halen. Oysa ki ne kadar da insani bir ihtiyaç. Bizde halen insan hayatları çok bonkörce harcanmaya devam edilip gidiliyor işte. Açmayayım yine şu sistem şikayetlerimi ben şimdi ;) 
         Yazının bu paragrafında da şu kilo verme tecrübelerimi aktarayım belki bir faydamız olur dimi. Biliyorsunuz bu hepimizin hemen hemen ortak sorunu. Binlerce yöntem var ve olmaya da devam edecek. Ben bu kez limon mucizesini keşfettim. Aslında hepimiz sabahları yemekten yarım saat önce ılık limonlu su içilmesi tavsiyesini duyduk. Ben de öylesine başlamıştım. Bu sabah telaşeden unuttum. Bu gün içmediğim için gün boyunca hep açlık hissettim. Evet limonlu ılık su bu açlığı hissettirmiyor arkadaşlar. E ne oluyor o zaman da az yiyebiliyorsun. Olay buymuş yani. İkincisi de akşam yemeğini erken saatte yemeye çalışıp o yemekle yatmayı başarabilmek. Akşam yemeğinden sonra 2 şişe maden suyuna, 2 limon (ben hep bir veya bir buçuk sıktım, çok ekşi içemiyorum çünkü) 3 bardak da su ilave edip bunu yatıncaya kadar bitiriyorum. Normalde su içmeyi beceremediğim için aynı zamanda bunu tüketerek su içmiş oluyorum. Bunun da etkisini hissettim. Ki yaklaşık bir ayda 9 kilo verdim çok şükür. Son zamanlarda akşamları evin koridorunda yarım saat yürümeye başladım, koşu bantına daha çıkmadım. Her şeyden yiyorum ama az. Şekerli yememeye gayret ettim, ama kendime şart koşmadım, canım istediğinde ölçüyü kaçırmadan bir kaç bir şeyler yiyip nefsimi külledim. Hamur işi de aynı şekilde. Yani kendi huyumca bir taslak tutturdum gidiyorum. Bakalım ne kadar başarılı olacak bu sefer ki yöntem :) Tekrar yazacağım gelişmeleri. 

1 Ocak 2016 Cuma

2016'YA VE DOSTLARA MERHABA

2016 ya ve fakiri unutmayıp "hal-hatır" mesajları yollayan tüm blog dostlarıma merhaba. Siz dostlarımı ve blogumu unutmuş degilim elbette. Geçen zamanda yaklaşık 4 aydır fiilen çalışmıyorum da üstelik. Fakat alışkanlık üzere midir, ya da meslek icabı mıdır bilmiyorum her gün muhakkak çalışacak, ögrenecek şeyler üzerine bir kaç saat çalıştım, çalışıyorum. Yazamamış olmamın sebebi belki de bireysel yaşantımda bir dönemin kapanıp, yeni bir dönemi açıyor olmanın fikri ve fiili sancılarıydı. Herşey biraz durulsun, ufuk biraz görülsün, ruhum biraz sükut bulsun istedim. Fiilen eski patronumun beni  haaala işten çıkarmamakta inat etmesi beni inanılmaz yordu. Kafam sürekli bulandı. Ben kendi ofisimi kiraladım, boyandı, temizlendi. Elektronikleri alındı, aksesuarlar tamamlandı, mobilya da begenildi kurulacak ve dekore edilecek. Bu benim aceleci karakterimle kaplumbaga hızı oldugu için beni elbette strese soktu. Fakat eski işimden kopmak umdugumdan daha zorlu bir süreçmiş ki hala bitemedi. Ne yapalım her şeyde bir hayır vardır. Ben kötü olarak arkamdaki kapıları kapatmak istemedigim için bu kadar uzadı, yoksa çoktan bitmişti. Kendi iyi niyetime de bir 15 gün daha süre tanıdım :)) Lütfen siz de dualarınızı esirgemeyiniz. Benim için hayırla bitsin bu süreç.
 Evde olmak nasıl? Bence paha biçilemez aslında! Ama inanılmaz bocaladım :) Her sabah erkenden kalkıp kendime işler çıkardım, anlatamam ne gülersiniz :))). Hayatımda hiç yapmadıgım bahçe çapalama işini bile yaptım. Geçen yıl kurdugumuz fındık bahçesinde fındıkların diplerini çapalamaya kalktım, otunu çöpünü temizlettirdim. Kurumuş odunlarını eşime kestirip taşıdık. Off ne yorgunluk ne performanslardı, hayatımın eforunu sarfettim diyebilirim.  Evde de insiyatifi elime zor aldım, her yerin düzen hakimiyetini kurmak vallahi de kolay olmadı. Vahh dedim yaa! Çalışan kadın/ya da çok uzun mesaili çalışan kadın için ev eşittir otelmiş! Ya temizlikçi ablalar, ya evde daha uzun zaman geçirenler, ya da kendi kısıtlı zamanınızdaki çarpık çurpuk düzen nerdeee evde olan kadının düzeni nerde pehh ;) Sonraa yemek konusunda da önceleri biraz sıkılsam da, her gün pişirip taşırmaya sonra alıştım ve kendimi bile aştım artık :)) Televizyon izleyecek zaman hala bulabilmiş degilim ama, bu konuda hanımların sahip oldukları; saglıklı beslenme, diyet, spor, güzellik, bakım, dedektiflik vs gibi kültürlerine yetişemedim henüz. Kendin pişir kendin ye moduyla bir baktım ki yavru fil olmuşum. Hemen kendime geldim çok şükür, yeniden az ye, saglıklı ol düsturuma dönüp kiloları vermeye başladım. 2016 da yuvarlanarak yaşamaya hiç niyetim yok ;)) (göriciz bakalım ;) ). Bir de en önemlisi de ne biliyor musunuz? Namazlarım! Yıllar sonra namazlarımın ahengine kavuştum. Ne büyük bir yaraydı içimde. Vaktizamanında eda etmek, vee içtenlikle dua edebilecek zihine sahip olabilmek çok büyük bir nimetmiş. Ya aslında şu varmış ve gerçekmiş "mutsuz oldugun işi yapmayacaksın", seni mutsuz kılan ne ise ondan uzak duracaksın. İşin özeti buymuş aslında. Bunu anlamak belki benim çok zamanımı aldı ama sonuçta ögrenip, algıladım ya sonsuz şükürler olsun. 
      Yazıyı çok uzatmadan herkese kelimenin tam anlamıyla mutluluk, huzur, ruh ve beden saglıgı diliyorum. Rabbim gönlümüzdekileri ellerimize koysun. Yeryüzünde nerde bir mazlum varsa onu feraha çıkarsın. Sevgisiz de olmuyor tabi ;)) Hepinize bol bol aşk diliyorum yeni yılda. Sevmek güzel ama bence sevilmek paha biçilemez! Sevenlerimiz hep etrafımızda olsun. Allah'a emanet olun canlar. 
 Not: Yazım hatalarını düzeltemedim nedendir bilmiyorum,kusurları bol bir yazı için affınıza talibim :(( (imleç geriye dönük çalışmıyor) Ve bir de mesajlarınız için hepinize ayrı ayrı gönülden teşekkür ediyorum, inanın beni çok mutlu etti her bir mesajınız, kendimi önemli hissettirdiniz bana yahu. sağolun varolun, sizin de seveniniz çok olsun.