30 Aralık 2016 Cuma

BENİM 2016'm

         Tüm yaşanmışlıklara, Allah'ın bize lutfettiği ömre, sağlığa, varoluşumuza sonsuz şükürler olsun. Bir yıl daha ömür sayfamızda tarihe karışırken kısa notlar bırakalım kendi tarihçemiz için öyleyse...
-2016 yılından hafızama ilk kazınan kıyıya vurmuş Aylan Bebeğin Türk askerinin kucağındaki cansız bedeni... Günlerce ağlamış, isyan etmiştim onların çilesine...
-2016'nın en uzun ve hüzünlü gecesi 15 Temmuz'du. Ankara'nın semalarından insanların üzerine yağan mermiler, köprüde insanların üzerine sürülen tanklar, o vakit kendi askerimiz sandığımız satılmışlarla kendi halkımızın savaşıyor olduğuna birebir tanıklık etmek tarifsiz bir acıydı. Suriye gibi, Irak, Libya, Yemen gibi olma korkusu, vatansızlık ve avrupalı gazeteci tarafından kucağındaki çocuğu ile çelmelenerek düşürülen baba fotoğrafı beynimde karabasan gibi dönüp durmuştu...
-2016'nın en büyük şoku senden benden zannettiğimiz, sıradan zannettiğimiz insanların bu ülkeye darbe yapılacağını önceden bilip hayatlarını 15 Temmuz'dan önce ona göre hazırlamalarını duymaktı galiba. Biz anamızı babamızı kaybetmiş gibi acı duyarken kimilerinin buna hazırlık bile yaptığını duyduğumda mideme kramplar girmişti...
-2016'nın hiç bitmeyecek mi dedirttiği, ümitsizliğin, ye'sin üzerimize mi yapıştığı duygusunu veren bu topraklar için şehid olanların acılarıydı. Allah O'nların her birinin yerini cennet eylesin...
-2016'nın en iyi yanı kendi işimi kurmuş olmamdı. Türkiye'nin 2001 yılında yaşadığı ekonomik buhrandan sonraki en buhranlı zamanında kendimi yine büyük bir riske atmış olmanın cesaretini nerden bulduğumu bilemiyorum. Ama olsun ben zaten 2001 deki krizde de yine yeniden iş hayatına atılmış, 1994 Türkiye'nin en büyük develüasyonunda da evlenmiş kadınım. Kriz eşittir ben yani :)) (cesaretimi yaşadıklarımdan alıyorum demekki :)
2016'nın ikinci en iyi yanı da mesleki açıdan çok hızlıca kendimi yetiştirmem oldu. Ama senenin sonunda o kadar kanun okuyunca sanırım azıcık keçileri kaçırdım galiba ki telefonda arkadaşımla konuşurken adı Betül olan başka bir arkadaşımızdan bahsederken benim "Betül kimdi ya?" dememdi... Hakikaten bir zaman düşündüm, herşey sıfırlanmış gibi hissettim uzman arkadaşlarım halim vahim mi?
2016'nın üçüncü güzelliği okulumu yüksek onur öğrencisi olarak bitirmiş olmamdı, insanlık için önemsiz olsa da beni mutlu etmişti bi kaç zaman...
2016'nın dördüncü güzelliği de biraz fazla kilolarımdan kurtulmayı becerebilmek oldu. Gerisi 2017'nin başına olsun inşallah...
2016'nın başka birçok öğretisi oldu. Yapmak isteyip yapamadıklarım, hayalde kalanlar, yarım kalanlar, hiç başlanamayanlar... Uzun soluklu, sabrı her manada bolca yaşadığımız zor bir yıldı. Sanki bir yıl değilde çok daha uzuncaydı.  Evet gerçekten çilesi her anlamda çoktu, ama her yaşadığımız an'a sonsuz şükürler olsun. Allah bizlere, sevdiklerimize, ümmeti Muhammed'e, insanlığa daha güzel günler göstersin. Beni tek ümitsizliğe düşüren insanlarda izlediğim genel ahlaki değerlerin tükenmişliği yokluğu... Bir kibir, bir ego, bir benmerkezcilik, bir alçak dağları ben yarattım havası... Doğrusu bu beni ciddi manada üzüp endişelendiriyor... Bir gün trafiğe çıktığınızda bile bu azgınlığı ahlaksızlığı farkediyorsunuzdur. O yüzden kimi zaman şu avrupada gördüğüm kimsesiz sokaklar, araçsız yollar gözüme çok cazibeli görünüyor. Çoğu zaman toplayıp pılı pırtıyı bir yaylaya kaçasım geliyor o derece... E tabi belki de bu, bir yaşlılık patolojisidir kim bilir :))