8 Eylül 2016 Perşembe

PELİT AĞACI YA DA HASRET

         Kızıl topraklı yüksekçe tepenin yanından inen kimi yeri pofur pofur tozlu, kimi yerleri çakıllı her iki yanı sağlı sollu eskiden sadece çayır çimen olan yolun başladığı en tepeden bakıp yapayalnız, yanımda hiç kimse olmadan koşarak, yuvarlanarak, o toza toprağa karışıp, yolun solunda soğuksu dediğimiz büyük halanın tarlasının kenarında topraktan göz göz şekiller oluşturarak yeryüzüne çıkıp uyduruk bir boruyla küçük ağaç küründen akıp giden çeşmesiz  soğuk suda elimi yüzümü yıkamayı, eskiden dallarına yemeğimizi astığımız, altında evdeki amcalarımızdan arakladığımız kumar kağıtları ile kağıt oyunlarının tozunu attırdığımız, kuzinimle bir çocukluğu paylaştığımız  iri gövdeli yaşlı pelit ağacına sarılmak, doyasıya ağlamak, hal diliyle o eski masum ve güzel çocukluğumuzu birlikte gün be gün yad etmek istedim.  Pelit ağacı her şeye şahitti, bizi gölgesine alınca kuzeyden güneye doğudan batıya bütün her yeri görebilir, otlattığımız inekleri rahat takip edebilir bu nedenle de bize kalan zamanımızı özgürce değerlendirebilirdik. Bazı zamanlar canımız yine de sıkılır kuzinim komik bir uydurma hikaye anlatmaya başlar ben de aynı hikayeyi onun bıraktığı yerden komedi dozunu düşürmeden devam ettirir saatlerce yanaklarımız ağrıyacak kadar gülerdik... Bazen de güneşten esmerleşmiş yüzümüzle alay edip öfkeyle homur homur söylenip dururduk bizden başka takan olmasa da :) 
          Birlikte ilkokulun birkaç yazını geçirdiğimiz çoğu dedelerimizin olan bu toprakları görmeyeli sanırım ikimizin de  yirmibeş otuz yıl olmuş. Bu yaz  ikimiz birlikte gidecektik kısmet olmadı, ayrı ayrı  gittik ama soğuk suya beton bir çeşme yapılıp yeri değiştirilmiş, akmıyordu. Bizim koşup yuvarlandığımız uçsuz bucaksız çayırlar ya fındık bahçesi veya bakımsızlıktan dikenlik olmuş. Pelit ağacımız yoktu :( Onu kesmişler. Daha aşağıya oturup, çocukluğumu, rahmetli dedemi, tıpkı bir insan gibi laf söz dinleyen beyaz ineği (adı çiçekti), kuzinimle attığımız kahkahaları yad ettim. 
           Yurtlarına dönmeye başlayan Suriye'li sığınmacıları izlerken gözlerimden yaşlar yuvarlanıp gitti. Onların pelit ağacı belki de kesilmemiştir, biliyorum gidince sarılacaklar, dertleşip hasret giderecekler. Allah yollarını açık etsin...

4 yorum:

  1. O gözyaşlarına benimkilerini de kat ..Bal dedem geldi aklıma hep dedem gelir zaten böyle satırlar okuyunca ..ne güzel adamdı ne güzel adamlar insanlar zamanlar..bunları bizden almasınlar bunları onlara vermeyelim ..dünyevileşme hatıraları yok etmesin yenilerine engel olmasın..

    Suriyeli kardeşlerimize gelince;onlara karşı çok çok mahçupuz biz burda nimetlere şükretmeyi unutmuşken evimizin rahatlığıni bırakıp yardım edemedik..çok güzel bir yazı yine yüreğimi sızlatan bir yazı kalemine gönlüne sağlık..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben yazarken ağladım bolca, yazan ben değilmişim gibi okurken de ağladım. Belki de birlikte ağlıyorduk kimbilir. Çünkü dün televizyonlarda Suriyeli mültecilerin kurtarılan bir avuç topraklarına dönme heyecanlarını gördüğümde içimde hissettim özlemlerini vatan hasretlerini. Hissettiklerimi yazdım, ne onlar bize anlatabildiler ne biz onları anlayabildik 😔 Dünya nasıl bu kadar acımasız bir yer oldu, insanlık ne zaman harcandı gitti aah ah!!! Çok öperim, dedelerimizin yerleri cennet bahçesi olsun Sevgi'm...

      Sil
  2. o pelit ağacının kesilmiş olmasına o kadar üzüldüm k tahmin dahi edemezsin :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgelmişsiniz, ne mutlu oldum duygularımı paylaşmışsınız, varolasınız, sevgiler, selamlar 💙

      Sil