27 Ocak 2015 Salı

İYİKİ/KEŞKE/2015

             Şu hayatta, her daim  "iyi ki yapmışım" dediğim üç-beş şey var. Bunların başında elbette anne olabilme lütfuna mazhar olmak, ikincisi de size komik gelebilir fakat "özgürlük= nefes almak" gibi olan benim için araba kullanmak. ............ Listenin altındaki bir kaç maddenin altında da "blog yazmak veya blog dünyasını keşfetmek" var. E tabi ki de bu listemin karşısında "şu hayatta bir türlü beceremediklerim" diye bir liste de var elbette :)). E hadi merakta bırakmayayım, oradan da bir kaç tüyo vereyim de biraz güldüreyim sizi, hali pür melalime :)) Liste başım :(( Bir türlü fazla kilolarımdan kalıcı olarak kurtulamamak, bir yabancı dili şöyle adam gibi konuşup/anlayacak kadar olmamış olmak...................... Görüldüğü gibi beceremediklerimin ardında bir istikrar sorunu var gibi. Psikolog arkadaşlar daha iyi çözümleyebilirler halimi. Biraz karmaşık çünkü.  
            Uzun zamandır yazamıyorum. Mazallah iki bin on beş bir geldi, pir geldi. Hemen ilk bir kaç gününü annemin acil operasyonu nedeniyle hastanede geçirdik, arkasından tatil, arkasından bastırdıkça bastıran kar, arkasından sınavlarım ve nihayet sömestr ve bir nefes. Bugünümüze şükürler olsun. Sağlık olunca her şeyin üstesinden gelinebiliyor. Ne büyük nimet şu sağlığımız, sonsuz kere şükür. 
            Bizde haberler şimdilik böyle, okuma, yazma, izleme gibi entellektüel ritüelleri devam ettirebilmek de büyük lüksmüş onu anlamış olarak, iki bin on beş yılının aynı hızda dönmemesini, biraz sükunet, biraz huzur, ve hep sağlık diliyorum. Daha bu yıla ait bir ajanda bile yapacak zaman bulamayan bizden selamlar....

4 Ocak 2015 Pazar

YOKSUNLUK

        Popüler kültürün diagnostic tespitleri beni hep irite ede durmuştur. Basit kalıplar, basmakalıp düşünceler, ardında düşünce ve fikir teri olmayan, kullananı yalancı bir filozof edası ile mesnetsiz bir havaya soktuğu için belki de...  (A)Sosyal medyanın buna katkısı yadsınamaz tabi. Malumunuz instagram veya facebookta olur olmadık her bir şeylerimizi yayınlıyoruz ya toplumca; bu sabah ta  sabah kahvaltısını resmeden bilumum zevat altına "kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı" yorumunu yazmış mı! Ekranda akıyor mübarek :))) Kapattım ekranı, canım sofraların güzelliği de heba oldu ben feyiz alamadan :))). 
         Mutluluğun aslında "yoksunlukla" daha yakından ilgisi var diye düşündüm içimden. "Verilmiş, lutfedilmiş" nimetlerin farkında olabilmek ve şükretmekle ilgisi kesinlikle kahvaltıdan daha fazla mutluluğun. Eskiden, üniversitedeyken bir çok sebeple inanılmaz uykum gelirdi benim. Kampüste başımı koyup uyuyabileceğim her yerde uyumak isterdim. Yurda döner dönmez onca gürültünün patırtının içinde kıvrılıp uyurdum. Otobüste ilk kırkbeş dakikadan sonra kendimi uyandırıp, vücudumun tutulmuş herhangi bir yerine derman arar dururdum :)).  Şimdi yatağıma ne zaman yatsam, istisnasız büyük bir minnet duygusuyla Allah'a şükrederim.  Ailemden ayrı okuduğum lise yıllarımdan sonra kendi evimde yediğim her akşam yemeğim için  taa gönülden Allah'a şükrederim. Halk otobüslerinde  dinlediğim lüzumsuz tesbih çıkçıkından veya tüm yol boyunca beynime giren bozuk para döndürme seslerinden, karda kıyamette ayaklarımı hissetmeyecek olduktan sonra gelen otobüse gak guk bile diyememekten, sabah buz gibi havalarda kaloriferi yanmayan toplu taşıma araçlarından sonra bunlardan kurtulduğuma herrr zaman şükrederim. İlk iş hayatımda stresten, acemilikten yüzümde çıkan yara bereden cüzzamlı gibi olduğum zamanlardan sonra şimdi yapabildiğim her iş için şükrederim. Vallahi saymakla bitmez ki... İki bin on beşe girerken oğlum bana dedi ki; "anne sen bana iki bin dokuzda yılbaşında bir model araba almıştın bmw" dedi. "Eee şimdi ne istersin"? dedim, "gerçeğini" dedi. Ben şoktayım. Yuh dedim yaa. Bu mudur! Yetişen, bir de "bizim" (bir çok manevi değeri öğretmeye çalışan anneleri kastediyorum biz ile) yetiştirdiğimiz nesil bu mudur? Hani belki bana çok da ciddi söylememiştir bilemiyorum şaşkınlıktan da soramadım herhalde o anda ama yeni nesil galiba hiç bir şeyin yoksunluğunu yaşamadan büyüdüğü için bizden oldukça farklı bir dünya olacak yaşanan! 
          Seksen sonrası için kullanılan ve iş dünyasının korktuğu Y neslinden sonra, bu Z nesli için nasıl bir teori geliştireceğiz biz eski dünyalılar bilemiyorum.
         (Aslında başka şeyler yazmak  için  özlemle oturduğum bloğumun başından tamamen başka bir yazı ile kalkmak da enteresan bir durum oldu tabi :)) Bu da biz X nesline mahsus galiba ;)))