17 Mayıs 2017 Çarşamba

SELAM

             Uzunca bir aradan sonra içten bir merhaba. Hem özümüze hem de özden sevdiğimiz dostlarımıza selam olsun... Her birinizi ayrı ayrı anıyorum zaman zaman, okumasam da yazmasam da blog dünyam benim özüm. Genel olarak öyleyiz zaten. 
              Bizde bir atasözü vardır bilirsiniz belki sizler de; "şeytan azapta gerek" deriz. Bazen içten içe kendim için de fısıldıyorum bu atasözünü :)). Profesyonel meslek mensubu bile olsak, şu iş dünyasında öyle bir çark dönüyor ki her gün ayrı bir durumla karşı karşıya kalıp, yeni bir davranış, tavır, iş, sanat, zanaat öğreniyoruz. Ve anlıyorum ki hakikaten her doğru her zaman, her yerde doğru olmayabiliyor. Her davranış, her tavır, her ses tonu.... Ne kadar da çok şey varmış şu hayatta öğrenilecek... Yaklaşık 16 yıllık okul, 20 yıllık da meslek hayatımda halen bilmediğim ne çok şey varmış meğer :))... Keşke okul hayatlarımız daha verimli geçebilseymiş diyorum her zaman. Bir serbest meslek mensubunun kendi kendini pazarlaması, ismini marka yapması, tanıtması ve bu ünvanın kalitesini artırarak sürdürmesi kendi profesyonel işinin de önüne geçen bir birikim ve donanım gerektiriyor. Zamana eşlik edecek sabır, çaba, gayret, sosyal performans, ultra meslek bilgisi için zamansız, saatsiz, biteviye çalışma...  Gece üç-beş mesailerinde yeni bir mevzunun peşinde sabahlamak sadece benim değil sohbet ettiğimiz diğer meslektaşlarımın da olağanlaşmış yaşantısı... Bu konuda neşredilmiş bir biyografi veya hatıratı okumayı ne çok isterdim. Bildiğiniz varsa tavsiye beklerim. Blog da olabilir. Ahmet Şerif İzgören, Ataman Özbay'dan bir kaç kitap okudum.  Yaşadığım kimi sorunlarda veya aştığım bilmem kaçıncı engelde  içim şişip yazıp çizesim çok gelmedi değil ama o fırsatları da değerlendiremedim. Kimisi de taslak olarak kalıp çöpe gitti. Biliyorum bu da bir süreç, blog yazamadan/okuyamadan her günü ayrı bir telaşe ile geçen bir süreç. İşte o yüzden şeytan azapta gerek diyorum :)) Telaşe olmadığında veya bir şeyle kafam meşgul olmadığında neler neler uyduruyorum ohoo tahmin bile edemezsiniz ki bu uydurmalar bana ruhi kriz olarak geri dönüyor :)). 
               Ben bu yazının da çöp olmaması için en iyisi yayınlayıp öyle kapatayım. Soran, merak eden, selam eden dostlarıma gönül dolusu sevgiler...


6 yorum:

  1. Hoşgeldiniz.. Çalışma hayatı/iş dünyası her geçen gün bir şeyleri daha yitirerek devam ediyor yoluna. Üzgünüm ama durum bu, toplumsal bir ayna tek farkı belki sosyal hayatınızda seçer ve lokalize yaşayabilirsiniz ama iş hayatı karışık ve naşeffaf.. Acaba daha sık yazsanız, en azından buruşturup atmayıp burada bir dursun deseniz nasıl olur? Deneyebilirsiniz, istişare ve sinerji ilaç gibi gelir. Sevgilerimle..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Begonvil Sokağı ne kadar naif ve naziksin, çok teşekkür ediyorum. Ben sizleri okumamış olmakla çok kayıptayım aslında. iyiki varsınız çok teşekkürler...

      Sil
  2. Hoşgeldin :) cerenmus ben, sen gittikten sonra biraz değişiklikler oldu blog yazma hallerimde.. Çok sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ah caanım Ceren'im hiç aklımdan çıkmadın, okuyamasam da bebeği merak ettim, annelik hallerini, içindeki başlayan dönüşümleri... ah ben neler kaçırdım kimbilir. Sizleri okumamak ne büyük kısmetsizlik :((

      Sil
  3. Tekrar hoş geldiniz. Özlemiştim yazilarinizi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim Nihalcim varolasın... Kocaman sevgiler...

      Sil