28 Kasım 2013 Perşembe

OKUL BAHÇESİNDEN MEHMETLERE MEKTUP(!)


Zindandan Mehmed'e Mektup


Zindan iki hece, Mehmed'im lâfta!
Baba katiliyle baban bir safta!
Bir de, geri adam, boynunda yafta...
Halimi düşünüp yanma Mehmed'im!
Kavuşmak mı? .. Belki... Daha ölmedim!

Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,

Kırmızı tuğlalar altı köşeli.
Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Git ve gel... Yüz adım... Bin yıllık konak.

Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!

Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Akıl, olmazların zoru içinde.
Üstüste sorular soru içinde:
Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Buradan insan mı çıkar, tabut mu?

Bir idamlık Ali vardı, asıldı;

Kaydını düştüler, mühür basıldı.
Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Bahçeye diktiği üç beş karanfil...

Müdür bey dert dinler, bugün 'maruzât'!

Çatık kaş.. Hükûmet dedikleri zat...
Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Anlamaz; yazısız, pulsuz, dilekçem...
Anlamaz; ruhuma geçti bilekçem!

Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;

Sayım var, maltada hizaya dizil!
Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
İnsanlar zindanda birer kemmiyet;
Urbalarla kemik, mintanlarla et.

Somurtuş ki bıçak, nâra ki tokat;

Zift dolu gözlerde karanlık kat kat...
Yalnız seccâdemin yününde şefkat;
Beni kimsecikler okşamaz mâdem;
Öp beni alnımdan, sen öp seccâdem!

Çaycı, getir, ilâç kokulu çaydan!

Dakika düşelim, senelik paydan!
Zindanda dakika farksızdır aydan.
Karıştır çayını zaman erisin;
Köpük köpük, duman duman erisin!

Peykeler, duvara mıhlı peykeler;

Duvarda, başlardan, yağlı lekeler,
Gömülmüş duvara, baş baş gölgeler...
Duvar, katil duvar, yolumu biçtin!
Kanla dolu sünger... Beynimi içtin!

Sükût... Kıvrım kıvrım uzaklık uzar;

Tek nokta seçemez dünyadan nazar.
Yerinde mi acep, ölü ve mezar?
Yeryüzü boşaldı, habersiz miyiz?
Güneşe göç var da, kalan biz miyiz?

Ses demir, su demir ve ekmek demir...

İstersen demirde muhali kemir,
Ne gelir ki elden, kader bu, emir...
Garip pencerecik, küçük, daracık;
Dünyaya kapalı, Allaha açık.

Dua, dua, eller karıncalanmış;

Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış.
Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış...
Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu;
İplik ki, incecik, örer boşluğu.

Ana rahmi zâhir, şu bizim koğuş;

Karanlığında nur, yeniden doğuş...
Sesler duymaktayım: Davran ve boğuş!
Sen bir devsin, yükü ağırdır devin!
Kalk ayağa, dimdik doğrul ve sevin!

Mehmed'im, sevinin, başlar yüksekte!

Ölsek de sevinin, eve dönsek de!
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte!
Yarın, elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!

(1961)
Necip Fazıl Kısakürek
         Üstad Necip Fazıl'ın bu şiirini çok severim, zahir tüm şiirleri güzeldir ya. Hangisi o günkü ruh halimize hitap ediyorsa odur dilimizden dökülen. Tahmin ettiğiniz gibi bugün bizim için biraz hüzün, biraz endişe, biraz heyecan var. Gözbebeğim, biricik yavrum bugün Türk Eğitim Sisteminin ilk çarkından sbs (liselere giriş) sınavının birinci etabından geçecek. Hakikaten instagramda yazdığım gibi "az gittik, uz gittik dere tepe düz gittik... Nasrettin hoca oğlunu "testiyi kırmasın" diye suya gitmeden dövdü, biz daha çocuk suya gideceğini bilmeden... Yazın kitap okudu, kışın okulla dersane arasında mekik dokudu. Hafta sonlarının dayanılmaz cazibeli gezme planları,  küçük kısa tatilleri, minik kent ormanı piknikleri, yakın şehir turları, sabah gamsızca istediğin saatte kalkma özgürlüğü, kaztüyü yastıkla sıcacık yatakta, yarı uyur, yarı uyanık keyif yapmaları, mutfaktan gelen mis gibi menemen, taze köy biberi veya fırındaki poğaçaların kokusu ile zevkle yapılan geç kahvaltıları, tv kumandası ile zapping yapma ve ardından tam karşısındaki koltukta masal dinleyen çocuk huzuruyla uyuklama keyifleri ailecek terk edilerek, bir asker disipliniyle; sabahın köründe yarı uyuklayan çocukla alelacele anneyle dersaneye gidilip vakti saatinde babayla dersaneden dönüldü. Binbir gece masalı değil, binbir yayınevinin test kitapları çözüldü. Testler testleri, aylar ayları, yıllar yılları kovaladı ve o gün işte bugüne geldi çattı. Namazlar kılındı, Yasinler, Tebarekeler, Ammeler okundu. Gözyaşları Esma'ya eşlik etti ve her zamanki gibi yine galiba olay biraz abartılı yaşandı. Evet biliyorum, herşey gelip geçmiş olacak ve mukadderat neyse o olacak. Bizse elimizden geleni yapmış olmanın, anne-baba olarak bu önemli durumu en iyi şekilde yönetmiş olmanın vicdani rahatlığını yaşamaya çalışacağız.  Sınav bite hayr'ola, çocuklarımız bu çilelerden kurtula... (Gönülden amin diyeceğinizi ve bildiğiniz bilumum duaları okuyacağınızı biliyorum) 

2 yorum:

  1. Okurken gözlerimi dolduran dizelere mi, yoksa evladınız için yazdılarınıza mı yorum yapayım bilemedim... Rabbim en hayırlısı ne ise onunla mükafatlandırsın inşallah...

    YanıtlaSil
  2. Sübacım evet ben de karmakarışıkım bu sabah canım, ancak yazarak çizerek rahatlamaya çalışıyorum. Beni duygularımdan uzaklaştırıp mutlu ettin güzel duanla, nasıl teşekkür etsem bilemedim. Allah güzel gönlüne göre versin can kardeşim...

    YanıtlaSil