8 Mayıs 2014 Perşembe

ORTAYA KARIŞIK OLSUN



     Bugün yazı yazma niyetim falan yoktu. Ama işte bazen niyet olmasa da kısmet olabiliyormuş.  İnanılmaz sinirlendim. Sinirimi atamıyorum bir türlü. Belki yazarsam rahatlarım diyerek taslak üzerinde yazmaya başladım. Sinirlendiğim mevzu da birini arayıp da çalan telefonundan ulaşamamak. Yani benim kitabımdaki karşılığıyla sorumsuzluk. Ve benim tahammül sınırlarımı zorlayan, sinirlerimi harap eden davranış şekillerinden biri. Her neyse işte, böyleleri de olmasa nasıl yaşlanacağız! (gördüğünüz üzere sakinleştim yazı yazmanın büyüsü bu olmalı ;) ) Hazır yazmaya başlamışken dün ve önceki günkü yarımşar günlük  işi asıp gezmelerimden bahsedeyim. Önceki gün öğleden sonra kızlarla kararlaştırıp aniden düştük yollara. Akşam üzeri West İstanbul Marinaya, gece de umreden dönen eşimin yeğenlerine ziyarete gittik. Sabah namazına kadar süren sohbetlerden sonra  kahvaltıyı Beylikdüzü'nde ablamın (eşimin ablası) allı güllü sofrasında, öğlen üzeri Marmara Forum bahçe dünyasında, öğleden sonra ofiste. Baş döndürücü bir hızdı ama şahaneydi, keyifliydi. Bir önceki yazımın etkisinde kalmış olmalıyım :)) Yoksa   tövbe bismillah işimin başından sadece gezip tozmak için ayrıldığım görülmüş iş değildir. Allah affetsin. Biraz günah çıkarma gibi mi oldu ne  ;))) Efendim sevgili ablacığımın bizim için yapmış olduğu midye böreğini çok beğendim. Siz zaten biliyorsunuzdur, malum medya ve yemek bloggerları harıl harıl çalışıyorlar aç açıkta kalmayalım diye. Ama benim gibi bunlara bakacak zamanı veya ilgisi olmayan blog dostlarım özellikle sebze severler de bu lezzetten haberdar olsunlar diye size aşağıda Oktay Usta'nın linkini vereceğim.  Bendeniz de görerek, okuyarak öğrenebilengillerden olarak boş bir zamanda bir kaç tepsilik hazırlayıp deepfreze atmaya niyetliyim. İçine evde hangi sebze ve peynir varsa karıştırıp, çiğden sarıldığı için pratik ve hafif.  Yapıp yakıştırıp yiyecek olan arkadaşlara şimdiden afiyetler olsun. Pardon bir de son olarak yeni izlediğim 2009 yapımı Ay Işığı isimli Meg Ryan sinemasını da izlememiş olanlara tavsiye edebilirim. Güzeldi beğendim ;) 





4 yorum:

  1. bazen ınsan oyle yoğun bır gezıntıye ıhtıyac duyuyor. Cor yorulmuşsundur. Benım de gecen gun cok canım sıkıldı sınırden butun gun keyfım kaçtı. sokakta bebek arabasıyla metrodan asansöre bınmek ıstıyorum maasllah yuruyebılen herkes oncedne doluşuyorlar ıcerı bebek arabalı ve tekerleklı sandalyelilere yer vermıyorlar bır de hemen yanda yürüyen merdıven var. Asansöre sıkışıp da ıhtıyac sahıbını engelleyecegıne yürüyen merdivene binsene sankı yürüyen merdıven yurıcek... (bır de burası Avrupa) neyse canını sıktım tekrar Afıyet olsun ben de yemeklerden pek anlamam eger mısafırlıge gıttıgım bırı yaparsa ben de tadarım ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bilmiyorum ki hayat hiç bu asırda olduğu kadar hızlı, yıpratıcı, farklı, inişli-çıkışlı olmuş mudur? Sizler, bizler, hepimiz savrulup gidiyoruz bir uçtan diğerine, bir durumdan ötekine. İnsan zorlanıyor haliyle. Vahalar arıyoruz, pencereler, nefes almalar... Canımı sıkmadın bilakis paylaşmanın güzelliğini yaşattın. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Miniklere öpücükler...

      Sil
  2. Bende birilerinin sinirlerini hoplatıyor olabilirim bu duruma göre. Benimde hopluyor aradıklarında özellikle mesai saati dışında iş için arandığımda. Mesai bittiğinde telefonumun özelliği olarak iş grubundaki kişiler otomatik olarak engelleniyor,yani ne kadar arasalarda ulaşamıyorlar,meşgule düşüyor sürekli telefonum. Taki sabah mesai başlıyana kadar.Ama gerçekten sinir bozucu olabiliyor gecenin 11'inde iş için aranmak.
    Öğle yemeğini de yeni yedim ama masayı görünce açıktım.Gören gözün hakkı varmış. Hakkımızı isteriz. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gecenin 11'inde iş için sizi arayanlar sorumsuz oluyor burda. Siz değil yani. Ama telefon da pek akıllıymış ;) Ben yazacağım diye öğlen yemeğini de yemedim, siz yine yemişsiniz ;) Hak işine beni katmasaydınız eyiydi :))

      Sil