3 Aralık 2013 Salı

HOŞGELDİN KADINIM

Hoşgeldin kadınım

Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur.
Nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
Ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır,
Buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim.
Acıkmışsındır,
Sana beyaz, keten örtülü sofralar kuramam
Memleket gibi esir ve yoksuldur odam.

Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
Kırk yıllık beton çayır çimen şimdi.
Güldün,
Güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
Avuçlarıma döküldü inciler;
Gönlüm gibi zengin
Hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.



İşte sizinle paylaştığım bu mısraların şarkısını Volkan Konak'tan her dinlediğimde beni bende alır. Öyle anlamlı ve öyle büyüleyici gelir ki bana; gözlerimi kapayıp dinlerken kadınlar ya da erkekler olarak sevenin sevdiğini böylesine sevdiği bir hayatı düşlerim. Bırakın gül suyu ile gümüş leğende ayak yıkamayı, sabah evden çıkarken, akşam eve girerken, bir elinde beyaz ipek mendil, diğer elinde kolonyası ile "hoşgeldin/gülegüle sevgilim" diyen bir güleryüz,  içlerine lavanta doldurulmuş, kenarı incecik dantelli keseler konmuş, tozu alınmış ayakkabıları önüne konmuş,  dumanı üstünde tüten çorbayı,  çayı afiyet şifa olsun diye  hürmet ve sevgiyle kıyısı-köşesi işlenmiş, süslenmiş, pirüpak kadın eli değmiş örtülerin üzerinde   ikram edilmiş hangimiz gönül bağı, aşk, sevgi, hürmet duyup mutlu olmaz ki? Çirkin insan bana göre yoktur da, velev ki çok güzel olmasa da en içten sesiyle, sevgiyle "nasılsın" diye soran sözün büyüsü hangi güzellikten daha geri olabilir. Bunca gündelik telaşelerimiz içinde "sevgiliye" sayılı günlerin, yıl dönümleri kutlamalarının dışında bir buket çiçek, bir küçük hediye almama kanunu var gibidir değil mi? Yazarken ben bile gülümsüyorum :) Çünkü hayat öyle hızlı akıp gidiyor ki biz zavallı garip gurebalar hayatın olabilecek tüm güzelliklerini pas geçiyoruz, arada bir hafızalarımıza ustaca işlenmiş "esnafı şenlendirme" etkinliklerine iştirak ediyoruz o kadar :)) Düşünecek zamanımızı, fırsatımızı, kültürümüzü, altyapımızı da sağolsun kapitalist sistem tarumar eyledi. Şimdi herkes burnu bir karış havalarda paşa kızı, oğlu olarak karşılıksız, emeksiz, kusursuz hizmet ve aşk bekliyoruz köşelerimizden kımıldamadan. Beklemeyin efendim, hiç beklemeyin, eğer hala da veren varsa öpüp başınıza taç edin. :))) 
       Sevgiyle kalın efendim, hürmet etmeyi becerip, hürmet edilenlerden olun...


        

2 yorum:

  1. Volkan Konak'ın gerçekten severek dinlediğim tek şarkısıdır diyebilirim, pek sevmem de kendilerini :) Ben aslında çok duygusal bi insanım, herşeyi duyguya bağlayıp, her duyguyu yoğun yaşayabilirim normalde... Eşime karşı da öyleyim ama gelin görün ki Allah bana duygularını iknci plana atıp mantığıyla hareket eden bütün işi gücü hesap kitap olan bir eş nasip etti.. Normal günleri bırakıyorum, özel günleri de mi hatırlamaz bir insan ya hu:) Alışıaz inşallah, ilk zamanlar bu durum beni her ne kadar rahatsız etse de , farklılıklara alışıyor insan, bu da böyleymiş diyip kabulleniyorsun bu durumu, en azından ben böyleyim... Herşey benim çabamla oluyor, bugün nişan, evlilik, tanışma, doğumgünü vs. diyorum ve küçücük bir pasta ile kutluyoruz :) Olsun sağlık olsun en önemlisi de o :)

    YanıtlaSil
  2. Sübacım erkeklerin geneli aynı zaten ;)) Olsun sen usanmadan, yorulmadan jestlerine, nezaketine, sıcaklığına, ilgi alakana devam et bence... Boşuna yuvayı dişi kuş yapar dememişler bence, biz kadınlar her zaman daha inceyiz onlar da zamanla öğreniyorlar. En azından yuvalarının nasıl da cennet olduğunu görüyorlar ;) Işıltımız daim olsun arkadaşım, kocaman öpüyorum seni...

    YanıtlaSil